Sosyal Medya İncelemeleri: Paylaşımlar
Medya ne kadar hayatımızın içine girip tepeden inerek bizleri değiştiriyor, gerçek olan şeyin yerine göz kamaştıran bir “imge” koyuyorsa bugün, sosyal medyanın da aynı hezeyana kurban gittiğini söylemek neden mümkün olmasın?
Bu konuyla ilgilenmesi gereken psikologlar veya sosyologlar mı bilemiyorum. Gençlerin artık birbirini kaybettiği, bir özenti hayat yaşamaya çalışıyorlar.Fenomen adını verdiğimiz birçok hesabın aslında insanları zenginliğe, sigaraya, alkole, şiddete vb. birçok konuya dahil edebileceğimiz insanlar haline getirmeye çalıştığını düşünüyorum. Fenomen olmayan diğer kullanıcılarında bu tayfaya yardımcı olduğunu her halükarda anlayabilecek durumdayız.
Örneğin, burada “stalk” kavramını ele alalım. İnsanların, sosyal medya üzerinde hoşlandığı veya nefret ettiği kişi hakkında bilgi toplamak için sayfaları didik didik etmesi ve belki de hayatının en boş dakikalarını, saatlerini harcaması ne kadar üzücü. Toplumun ne kadar boş zaman geçirdiğini ve dünyanın gündeminden kendini tamamen soyutladığını görüyoruz. 10-15 gün sonra unutacağı insanı “taciz” edercesine deli gibi takip ettiğini görmek garip. İlişkilerin heyecanını baltalayan ya da öğrendiği bilgilerden dolayı insanlar hakkında olumsuz düşünmeye başlayıp yalnız kalma durumuyla karşı karşıya gelmek gibi acı sonuçlarını görüyoruz.
İşte gençlerimizin en mükemmel hali. “Okula gitmek istemiyorum, en iyisi koca bulayım.” öncelikle gerçekten şuradaki saygısızlığı bir ele alalım. İkili ilişkilerde karşılıklı saygı duyması gereken kişilerin, sosyal medyanın arkasına sığınarak bütün terbiyesizliğini göstermesine ne demeli? “Koca kalk beni öp”, “karı benim yemeğim nerede” gibi iğrenç ithamları dışarıda duysanız tiksinerek bakarsınız fakat sosyal medyada 5-10 beğeni almak için kendilerinden ödün vererek iğrenç bir yola da düşebiliyorlar. “Okul başladı, offf okumak istemiyorum, evleneceğim.”, “finaller başladı koca bulayım.” gibi düşünce sistemini hangi kadın çıkış noktası olarak çıkardı?
Kadınlarımız ve hatta erkeklerimizin güzel vücutlu kişileri paylaşıp, “hatuna bak be”, “keşke benim olsan” tadında yaptığı paylaşımdan dolayı gençlerimizin bu hayattaki beklentileri de artıyor. Gençlerin bu yönde yaptığı herhangi bir çalışma yok yani tamamen bir algı oluşturuluyor.
Cezayir‘de, Facebook’ta “beğeni” alabilmek için bebeğini bir binanın 15.katındaki camdan sarkıtan kişiye iki yıl hapis cezası verildi. Adını açıklamayan babanın, bebeğini camdan sarkıttığı fotoğrafın altına “1,000 beğeni almazsam atacağım.” yazdı.
Evlerini göremeyeceğimiz insanların evlerinin her bir karesini görmeye, insanın en mahrem alanı olan yatak odasının sergilenmesine kadar ulaştı. Sırf beğenilmek için yapmayacakları aptallık, görgüsüzlük kalmamış vaziyetteler (aptallığın, görgüsüzlüğün beğenilmesi de apayrı bir sorun) böyle bir acizlik içinde olmaları beni hayrete düşürüyor. İnsanlar sırf sosyal medyaya fotoğraf yüklemek amacıyla yaşıyor gibiler. İnsanın mahremi olmalı bence, her anımızı herkese niye gösterelim? Benim mi ahlak anlayışım değişik, bilemiyorum ama aklı başında bir insanın her anını diğerleriyle paylaşmaktan çekinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bazı şeyler özel kalmalıdır, kendi kişisel alanında kalmalıdır ve paylaşılacaksa da sadece çok kıymet verdiğin özel kişilerle paylaşılmalıdır. Nasıl bir zihinsel boşluk var yaşamlarında? Nedir bu beğenilme ve arzu edilme tutkusu?
Dijital dünya bizi o kadar içine çekiyor ki, online olduğumuzda etrafımızda olup bitenlere karşı ilgisiz kalıyoruz. elimizdeki elektronik oyuncaklarımızla semboller dünyasına adım attığımızda, gerçek dünya silikleşip, yok oluveriyor adeta.
1 Yorum
Gençlerimizin içinde bulunduğu durumu çok güzel ozetlemissiniz?