Bir önceki yazım Bir girişime nasıl başlanmalı?’da iyi bir fikir ve iyi bir üründen bahsetmiştim. Bu yazımda ise iyi bir takım ve hayata geçirmeden bahsedeceğim.
Öncelikle ortak kurucu ilişkilerinden bahsetmek istiyorum. Ortak kurucu ilişkileri şirket içindeki en önemli ilişkilerdir. Eğer ortaklar arasında ciddi sıkıntılar varsa buna müdahale edilmelidir. Bir girişimin erken batma sebeplerinden biri de kurucu ortakların kavgalarıdır. Buna rağmen bir çok girişimci ortak kurucu arayışındayken bu işe çok az itina gösteriyor. Belki de işe birini alırken daha çok özen gösteriyordur. Bunu yapmayın ! Ortak kurucu bulmak girişiminizin hayatı boyunca verdiğiniz en önemli kararlardan biri. Özellikle öğrenciler girişime başlarken bu konuda bir çok hataya düşebiliyor. Öyle birisini buluyorlar ki; “Ben bir girişim başlatmak istiyorum, sen de mi başlatmak istiyorsun? Hadi beraber yapalım.” Bu durum pek de mantıklı ve iş hayatı açısından sağlıklı bir durum değil. Bu tür ortaklıklar genelde felaketle sonuçlanıyor.
Aslında kötü bir ortağınız olmasındansa hiç ortağınız olmaması daha iyi ama tek kurucu olmanız da pek iyi sayılmaz. Günümüz girişimleri de genelde 2 ortak şeklinde kurulmuşlardır.
Ortak kurucu konusunda ne aradığınızı bilmeniz gerek. İhtiyacınız olan ortak için şu tanımı yapabiliriz: “Sizin ihtiyacınız olan her şeye çare bulan.” Aslında bu noktada kendinizi tanımalısınız. Kendi eksikliklerinizi, zayıf yönlerinizi belirlediğiniz taktirde seçeceğiniz ortak da sizi tamamlamış olur. Aynı zamanda soğuk kanlı ve dayanıklı olmalı. Her durumda ne yapılması gerektiğini bilen, hızlı hareket eden, kararlı, yenilikçi, her şeye hazır…
İşe alım sürecinde bir numaralı önceliğiniz en iyi kişiyi işe almak olmalı. Genelde kurucular işe almanın ne kadar zor olduğunu göz ardı ediyorlar. Bu onlara kolaymış gibi geliyor. Evet çok iyi bir fikriniz var herkes gelip sizinle çalışacak diye düşünüyorsunuz. Ama şunu unutuyorsunuz ihtiyacınız olan o çok iyi insanların zaten birçok iyi seçenekleri var. Bu durumda işe alma süreci çok uzun sürebilir. İhtiyacınız olan kişiyi sizin amacınızla onların amaçlarının aynı doğrultuda olduğuna ikna etmelisiniz. Bu da ürünü her şeyden önce doğru yapmanın önemini ortaya koyan başka bir sebep. Çalışmak istediğiniz kişinin ürününüzü yani yaptığınız işi referans alarak ileride ne duruma geleceğinizi görmesi (yani büyüyüp büyümeyeceğinizi öngörmesi) sizinle çalışmak isteyip istememesiyle doğru orantılı.
İşe alım sürecinde adaylarda şu özelliklere dikkat etmek bize yardımcı olacak:
- Akıllılar mı?
- İşleri bitiriyorlar mı?
- Onlarla vakit geçirmek ister miyim?
Eğer bir mülakat yapıyorsanız bu 3 şey hakkında epeyce bilgi edinebilirsiniz. Ama en iyisi geçmişte tanıdığınız, beraber çalıştığınız, bu özelliklerin zaten var olduğu birisi olması. O zaman mülakat yapmanıza da gerek kalmayacak. Eğer kimseyle beraber çalışmadıysanız bir projede birkaç günü beraber geçirerek de bu özellikleri test edebilirsiniz. Mülakat yapacaksanız da adaya geçmişte yaptığı projeleri sorun. Projelerinin detaylarını, ne tür görevler aldığını sorun ve referanslarını arayın. Referanslara geçmişte birlikte ne tür işler yaptıklarını, onu tekrar işe almak isteyip istemeyeceklerini sorun.
Evet işe alımı gerçekleştirdik şimdi tutundurma var. Çalışanların mutlu olması ve kendilerine değer verildiğini hissetmeleri gerekiyor. Eğer kendilerine değer verildiğini hissetmezlerse sizinle uzun süre beraber olmayacaklardır. Onları motive etmeye çalışın, sürekli başarısız olduklarını vurgulamayın. Her şeyin en iyisini ben bilirim havasında olmak işleri iyiye götürmez. İlk kez yönetici olacaksanız muhtemelen bu işte pek de iyi olmayacaksınız.
Kurucu olmanın manası uzun bir icra dönemine girmek demek. İyi icra eden bir şirkete sahip olmak için bu işi kurucu olarak kendinizin yapmanız gerek. Girişimlerde her şey kuruculara göre şekillenir. Örgüt kültürü olarak kurucunun oluşturduğu kültür benimsenir. Eğer insanların çok çalıştığı, ayrıntılara dikkat ettiği, müşterilerine yoğunlaştıkları, tutumlu oldukları bir kültür istiyorsanız bunları kendiniz yapmak zorundasınız. Bir CEO’yu işe alıp ona yaptıramazsınız. Siz şirkette olmadığınız zamanda da siz orada varmışsınız gibi işlerin yürümesi lazım.
İcra seviyesini belirlemek en önemlisi. Bunu CEO dışında kimse yapamaz. İcra etmek için şu 2 soru önemli: Odaklanmak Girişimciliği icra ederken odaklanmak çok önemli. Zamanınızı ve paranızı nereye harcadığınız çok önemli. Çünkü zamanınızı ve paranızı neye harcıyorsanız ona odaklanmışsınız demektir. Kurucu olmanın en zor kısımlarından biri de her gün yüzlerce şey ile ilgilenmek zorundasınız fakat bunların sadece bazılarını seçip onlar üzerine çalışacaksınız. Diğerlerine ya aldırmayacaksınız ya da başkalarına vereceksiniz ya da sonra yapacaksınız. Aslında önemli olan acil işlerin yapılmasıdır. Eğer önceliklerinizi belirlemez ve işleri günlük rutine koymazsanız işler hiçbir zaman yolunda gitmeyecektir. Kendinizi adayın… Odaklamanın yanı sıra işe yoğunlaşmak, deyim yerindeyse kendimizi adamamız gerek. Vakit ayırmamız gereken ailemiz olabilir ama hobilerimiz olmayacak. Acı bir gerçek ki çalışma hayatı ve yaşam dengesi açısından startuplar hiç ideal değil. Girişiminizle birçok güzel şey elde edebilirsiniz ama sosyal hayat bunlardan biri değil.Yoğunlaşma kaynağını CEO’lardan alır. Girişimlerin en büyük avantajlarından biri de icra hızı ve sürekli ritimdir. Facebook’un meşhur bir sözü vardır: Move fast, break things. Tam da hızlı olmanın önemini vurgulayan bir söz. Ne zaman hızlı hareket eden bir kurucuyla görüşseniz her seferinde yeni bir şeyler yapmış olur, e-maillerine hızlı cevap verirler ve hızlı karar alırlar ve bir şeyi yapmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Hız girişimciliğin olmazsa olmazı… Umuyorum ki bu yazımla girişimcilik hikayenize artılar katmışımdır. Bir sonraki girişimcilik mutfağında görüşmek üzere.
[…] devamına buradan […]